Evde geçen günlerim arkadaş ziyaretleri, bir takım yeni yemek denemeleri ve illüstrasyonlarla devam ediyor. Üzerinde çalıştığım ve sunuma gönderdiğim bir okul öncesi kitabı için çizimler yaptım. Hepsi de şirin oldular... Dinozorlarım, tırtıllarım, 8 tane çocuğum ve ben hep birlikte çok mutlu olacağız.
Hava bugün çok güzel; açık ve güneşli... Akşama arkadaşlarım gelecek ve belki dışarı çıkacağız. Ne kadar da özledim gürültüyü ve kalabalığı... Bazen sıkıntıdan ölmek üzere gibi hissediyorum. Günde içtiğim kahvenin haddi hesabı da yok... Büyük çay fincanlarında en az iki adet şekerli türk kahvesi. Ne büyük acımasızlık aslında. Mideme ve selülitlerime... Her yudumda daha da yanan mideme, limonlu krema tadında gaviscon çiğneme tabletleri yetişiyor. Bir fincan kahve iki tablet gaviscon. Çiğne, çiğne.. İlk zamanlar çok kötü geliyordu tadı ve ağzında giderek büyüyen, köpüren, çiğnedikçe yapay şekerin tadını taa derinlerde hissettiren hayat kurtarıcıları. Kahveye olan bağımlılığım yüzünden alışmak zorunda kaldığım bir kimyasal. Bağımlılığın derecesini siz düşünün artık...
Seçim otobüsleri de canıma tak etti... Bayraklar, flamalar, binalara giydirilmiş dev başkan adayları... Kocamanız biz, en büyüğüz... Büyük düşündük hizmeti seçtik gibi bir sloganı var bir tanesinin. Zaten belediyesin sen hizmet için başa geliyorsun. Şehrin, ilçenin ne bileyim belediye olmuş her yerleşim biriminin bir çok ihtiyacına cevap vermek için varsın. Büyük düşünüp temel görevin olan hizmeti seçersen zaten baştan hezimete uğrarsın... Bir diğeri de hip-hop gençliğinden de oy toplamaya çalışan 'fark var' ekibi. İyi ile kötü arasında da kocaman bir fark var tabii ki... 'Kadıköylülerin Selami var' çok samimi herşeye rağmen. Bu seçimde yapılan propagandalar arasından samimiyetiyle sıyrılmış. Yine dev bir Selami Vardar el sallıyor. Selam söyler gibi. Kadıköy'ün zaten uzun yıllardır belediye başkanı olan 'Kadıköylülerin Selami' bizim sokağı cillop gibi yaptı. Sadece az ilerimizde olan Kurbağalı Dere hala 'Boklu Dere' adıyla anılıyor, çünkü hala oradan geçerken bok gibi kokuyor. Onun dışında belediyemiz kötüdür diyemem.
Başka da öyle dikkatimi cezbeden bir kampanya olmadı şahsen. Zaten pencereden bakınca ne görüyorsam o...
Scarlett'in azgınlık dönemi bitti. Bu sefer ucuz atlattık. İşsizlik maaşımı bu ay sonu alacağım sanırım. Baharda yavaştan geliyor. Bence gelmese daha iyi ya! Sıcağı sevmem hiç... Yine de serin bahar rüzgarını severim bir de çiçek kokularının saçlarımdan savrulup uçmasını. Eskişehir'den bisikletimi de getirdiğim vakit çok daha mutlu olacağım, Fenerbahçe Parkı'nda bisiklet şenlikleri düzenlemeyi düşünüyorum tek başıma. Katılmayı düşünen varsa beklerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder