Mektuplara öyle başlanır ya sevgili arkadaşım, sevgili anneciğim, babacığım, sevgili bilmem ne... Bir keresinde ilkokuldayken bir arkadaşım konuşma yapmak için tahtaya kalkmıştı. Saygılı ve Sevgili arkadaşlarım diye konuya girdi ki hepimiz deli gibi gülmeye başladık. 'Sevgili dedi vooaaa' gibi sesler yükseldi sınıftan. Çünkü sene 1989-1991 arası hepimiz daha tek rakamlı yaşlarımızdayız ve hiç kimsenin henüz bir sevgilisi olmamış. Bir nümayiş bir heyecan. Kızcağız 'Sizi seviyor olamaz mıyım?' deyip yerine oturmuştu... O zamanlar pek düşünmedik tabi sevgilinin anlamını. Sevgiyle bakılanın, sevgiyle düşünülenin ne bileyim sevgi hissettiğin her hangi bir şeyinde sevgili olabileceğini düşünmedik. Sonradan düşünen var mı bilemiyorum ama ben düşündüm.
Bir de sevgili günlük vardı bende bundan sonraki yazılarıma böyle başlayayım ya da durun, pek de günü gününe yazmadığım için 'Sevgili dünlük' diyebilirim, ama o da sevgili düdük gibi oluyor. Evet blogumu seviyorum ama ona bunu her defasında belirtmeliyim bilemedim.
Evde günlerim nsılda sıkıcı geçiyor anlayın, taa ilkokul anılarımı hatırlıyorum. Düşünecek epey zamanım var. Bari başlamışken bir küçük anımı daha anlatayım da tam olsun. Sene sanırım yine 90'ların başı ve ben sıcak bir Eskişehir yazında Köprübaşı'ndan Sakarya Caddesi'ndeki evime doğru yürüyorum. Orta okul zamanlarım ve malum ergenliğe giriş, buluğ çağı. Kafam aşırı derecede dağınık. Eskişehir'in meşhur pastanelerinden birine girdim. Altı Kardeşler Pastanesi... Dondurmalara bakıyorum, meyveli dondurma pek sevmezdim o zamanlar illa ki kakaolu olacak. Kararımı verdim ve dondurma tezgahının arkasındaki adama şöyle dedim;
-- 2 top kıymalı dondurma alabilir miyim?
-- Efendim?? dedi adam
-- Kıymalı kıymalııı, dedim sanki adam anlamıyormuş gibi bilmiş bilmiş... Neyseki dondurmacı amca beni bozmadı ve 'küçükhanım aklınız karıştı galiba' dedi. Bir an durdum, ne yapacağımı bilemedim. Aklımdan bir sürü şey geçti. Koşarak kaçmak, bayılma taklidi yapmak, olduğum yere çömelmek ya da aaa kıymalı dondurma yaptılar haberiniz yok mu diyerek teşekkür edip ayrılmak. Tüm bunları düşünürken suratımdaki aptal sırıtma ile 'E eveet, şey kakaolu dondurma istiyorum' diyebildim ve dondurmamı alıp çıktım oradan. Girmez olaydım... Hala Eskişehir'e gittiğimde Altı Kardeşler'in önünden geçerken kafamı başka tarafa çeviririm. Çünkü o amca hala orada, dondurma tezgahının arkasında duruyor...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder